20 Ocak 2011 Perşembe

Kıtalararası Kader Birliği

Yıldızlara sırtını dayayan Erik Spoelstra, aynı Serkan Aslan gibi Lala Devri'nde yaşıyor.
NBA'in en ballı koçu kim sorusunun cevabı, hiç şüphesiz ki Erik Spoelstra (fotoğrafta solda). Kariyerinin ilk sezonunda LeBron, Wade ve Bosh üçlüsüne sahip bir takımı çalıştırma şansını elde etti. Ancak bu şansı çok da iyi değerlendirdiğini söylemek güç. Miami Heat, ilk 17 maçta uğradığı 8 mağlubiyetin sıkıntısını hala yaşıyor. Üstüne bir de doğudaki direkt rakiplerine karşı oynanan kritik maçlardaki başarısız skorlar eklenince ortaya hiç hoş olmayan bir tablo çıktı. Pat Riley, takımın başına bugün geçiyormuş, yarın geçiyormuş söylentileri bir türlü bertaraf olamıyor.

Şimdilik Spoelstra'yı bir kenara bırakıp Business League'e dönelim.Soru aynı; Business League'in en ballı koçu kim? Serkan Aslaaaaan diye bağırdığınızı duyar gibiyim. Sahip olduğu isimlere bakar mısınız; Harun Erdenay, Samer Şenbayrak, Yusuf Erboy, Barbaros Akkaş, Ahmet Araşan ve niceleri. Bu takımı babam da şampiyon yapar söylemi bu kadro için o kadar farazi olmasa gerek. Ancak Serkan Aslan ne yaptı? Takımı daha ilk maçtan mağlubiyetle tanıştırdı ve grup liderliği şansını mucizelere bıraktı.

THY galibiyeti sonrası sevinç gösterilerinde bulunan
Serkan Aslan, bu maçın bir hazırlık mücadelesi olduğu
hatırlatılınca adeta yıkıldı.
Kader çizgileri aynı paralelde giden Erik Spoelstra'yla Serkan Aslan'ın esas ortak noktası ise yıldızların gölgelerinde kalmaları. Hatta gölge burada iyimser kalan bir benzetme. İmparator penguenlerin uykuya yattığı 4 aylık antarktik kışında kalmış gibiler. Güneşlerini kaybetmiş ve bir ışık hüzmesine hasret haldeler. Spoelstra, Miami Heat'te bir set çizmekten aciz bir görüntü çiziyor. Yıldızlara isolation oynatmaktan başka bir opsiyonu yok. Çünkü lafını dinletemiyor. Doğal tabii. LeBron veya Wade'in çapsız Spoelstra'dan izahat veya icazet alacağını hayal edebiliyor musunuz? İçlerinden, bunun çizeceği set mi bize maç kazandıracak diyorlardır.

Serkan Aslan'ın durumu ise biraz daha değişik olsa da aynı ortaya çıkan tablonun vehameti açısından aşağı kalır yanı yok. Bir kere Aslan'ın zaten setle falan işi yok. Tek derdi attıkları şutlar girerse zaten maçı kazandıracak yıldızların moral ve motivasyonunu yüksek tutmak. Bunun için de en ucuz yol olan, deli dehşet süre verme yöntemini kullanıyor. Bunun son örneğini THY'ye karşı oynanan hazırlık maçında yaşadık. Sıradan bir hazırlık maçında bile, takımın aksayan yönlerini gözlemlemek veya yeni bir şeyler deneyip sınırları test etmek yerine as oyuncularına 30+ dakika süre vermeyi tercih ederek tam anlamıyla sınıfta kaldı; galibiyet haznesine +1 yazdırmayı, geleceği inşa etmeye tercih etti. TBF gibi, bünyesinde o koltuğu doldurabilecek sayısız isime sahip bir camiada yaşadığı tedirginliği iyiden iyiye gün yüzüne çıkardı.

Tabii ki bu durum takım içindeki çatlak seslerin iyice gün yüzüne çıkmasına neden oldu. Takımın savaşçı kimlikli oyuncularından Hüseyin Eriş, maçın ardından isyan bayrağını çekerken soyunma odasında da birçok oyuncu tarafından ağır ithamlar dile getirildi. Camianın birlik ve bütünlüğüne zarar vereceğini düşündüğümüz için şimdilik bu konuşmaları gizli tutuyor ve halka açıklamıyoruz ancak, Serkan Aslan'ın mentalitesinde bir değişiklik görmez ve bu takımın geleceğinin tehdit altına girdiğini hissedersek insiyatif kullanmaktan çekinmeyeceğimizi de bildiririz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder